31 Aralık 2012 Pazartesi

Güzel bir yıla...

Küçük şeylerden büyük mutluluklar çıkarımsayabilen bir kız çocuğu oldum ben hep o yıllardan bu yıllara değin.Ara sıra içinden mutluluk çıkartabileceğim küçük şeylerde bulamadım elimde avucumda ama o küçük şeyler beni her köşe başında yakaladı,yine yeniden:)Bu yıl çok fazla yakalandım köşe başlarında,çok fazla keşke giydim üzerime , çok fazla imzam var pes edilmiş mücadelelerimin üzerinde...
Bu yıl boşa harcadığım çok vaktim var.Kaybetmekten korkmuşluğum çok , korkup kaybetmişliğim daha bi çok.(hepsini ayrı ayrı özlüyorum)Özlemlerim de çok...
Tüm bunların ötesinde bu yıl öğrendiklerim de çok.
Sıla'nın da söylediği gibi acısa bile hiç bir yaranın beni öldürmüceğini öğrendim.
Yalnız kalmayı,kalabilmeyi öğrendim.
''Aşk acısı'' diye isimlendirilen benimse hala bir isim bulamadığım tarifi namümkün sızıyı yok saymayı öğrendim.
Vicdanımla olan alışverişimizi de eşitledim bu yıl.Kimseye ödenecek bir borcum yok.
Affedebilmeyi öğrendim.Bu yüzden hiç kimsenin de bana bir borcu yok.
Gözlerine bir kez daha bakmak,ellerini  bir kez daha tutmak,sesini bir daha duymak ve beni yine yeniden sevsin istediğim bir insan var...O benim diğer yarımdı,şimdi tek eksik yanım.
2012 adını verdiğim hikayemin bitiminde sağlığım benimle,ailem benimle,dostlarım benimle...
İşim gücüm herşeyim tamam.
Derslerde tıkırında.
Bir tek sen eksiksin sevgilim...
2013'ten tüm yarım kalmışlıklarımı tamamlamasını diliyorum.
Kalbimdeki insanın hakkımda da hayırlı olmasını diliyorum.
Boğazımdaki düğümler bir bir çözülsün istiyorum.
Kollarımı kocaman açtım bekliyorum.
Umuyorum ki hoşgeliyosun 2013.:)


30 Aralık 2012 Pazar

Önüme serdim yan yana bütün karelerimizi...
Ve bir de sanal dünyadaki bir başkasıyla olan karelerini...
Hepsi önümde şimdi.(çok değil aradan bir yıl geçmiş.)
Bir kıyaslama yaptım istemsiz.(belki de istemli,neden niçin diye düşünemicek kadar yorgunum bir hayli.)
Farkettim ki ben yanındayken daha bir bakılasıymış gözlerin ve ellerin daha bir tutulası(sıkı sıkı tutulası hem de)
Daha bir masummuş bakışların,daha bir güzelmiş kokun. (resimlerden kokumu nasıl duyumsadın diyebilirsin,ama sen bilmezsin rüzgarla bir anlaşmamız var ne zaman dara düşsem çalıp çırpıp bana getirir,ben hissederim.)Nerde kalmıştık?
Daha  bir işte sevgilim...
Daha bir aşık olunasıymışsın sen,ben yanındayken.
Şimdilerde anlamını yitirmiş gözlerin,ellerin bir başkasına dokunur olmuş.
Masunluğunu yitirmiş bakışların,boşluğu yansıtır olmuş.
O çok sevdiğim kokun da terk etmiş seni sevgilim...
Anladım ki varlığın varlığımla değerliymiş.
Yoksam yokmuşsun.
Yokum.
Yoksun.

Bir masal bir taş ağırlığında olabilir mi ?
Olurmuş meğer.
Birlikte bir masala inanmak istedim ben seninle.
Sadece bu.
Sen beni tek bıraktın.
Benim artık taş taşıyacak ,taş kaldıracak , 
taş atacak halim mi var?

BİRHAN KESKİN


(yorucu bir gündü bir hayli.halim yok.)

Gri bir sabah...

Hayatımın telaşesi rüyalarıma da yansıyor her geçen gün biraz daha.Kalbime de beynime de ayrı ayrı yer edinmiş tek bir sorunu çözümleyemiyorum bir türlü.Başım dik,yüzümde inatçı bir gülümseme adımlayabiliyorum kendi yolumda.Neyse ki bana yetecek kadar gücüm var hala.Ama gücüm yok başkalarına,ortaya çıkabilecek olası bir soruna daha gücüm yok benim.Hayatlarında eksik gedik olmayan insanların karşıma geçip dertlerinden dem vurmasına tahammülüm yok artık.Yetinmeyi bilmeli çünkü insan.(benim gibi.)Küçük şeylere büyük anlamlar yükleyebilmeli çoğu zaman ve şükretmeli.(her zaman yaptığım gibi)Ama benim hayatımda eksik birşey var.Aksatıyor hayallerimi.(ki ben aslında hayallerle ayakta kalabilen bir insanım)Ötesini siz düşünün.Yoruluyorum bazı bazı.En çok özlemek yoruyor beni.İçinde taşıdığı herşeyle,herkesle geçmişimi özlüyorum ben.Eski dostlarımı.İlk aşklarımı.Çocukluğumu.Oyuncak bebeklerimi.Annemin ayaklarında kendimi salıncaktaymış gibi hissetmeyi ve huzurla uykuya dalmayı.Sayabileceğim çok fazla şey var aslında.(ve sevgilim ben saydığım sayabileceğim herkeste,herşeyde en çok seni özlüyorum.ahh sevgilim ben gözlerimi olmayışına açtığım bazı sabahlara dayanamıyorum.)
Böyle bir sabaha uyandım bugün.
Bir şey bana çare olmalı bu sabah.
Yeniden başlamalıyım...
Öyleyse dinlemeliyim.

29 Aralık 2012 Cumartesi

Seviyorum ben tiyatroyu,bugün bir kez daha anladım.
Tek bir bedenin içinde farklı ruhları yaşatmayı,yaşatabilmeyi seviyorum.
Her gün ilk gün heyecanını hissetmeyi,hissedebilmeyi seviyorum.
Kendim olmaktan kısacık anlardan ibaret olsa bile uzaklaşmayı,uzaklaşabilmeyi seviyorum.
Takım ruhunu seviyorum.
Alkışlanmayı (çok) seviyorum.
''mor giyinmeyi sevmiyorum'' demeyi bile seviyorum,yüzümün alabildiğine çirkinleşmesini seviyorum.
Ve dahası bundan artık utanmıyor oluşumu seviyorum:)
Anladım ki: '' Tiyatro hayattır''
Ve ben bu hayatı ciddi anlamda çok seviyorum :)



(huzur dolu,bol kahkahalı,bol alkışlı bir günün ardından ailemle 'ben bilmem eşim bilir keyfi' daha ne isterim ki:))
Bir cümle benimsemişimdir lise yıllarımdan bu yana.O cümle şöyle ki : ''Zoru başarmak kolaydır,imkansız sadece zaman alır''
Bu cümlenin etkisini göremediğim tek bir eylem var.
Tereddütsüz,UYANMAK!
Ama onu da başarmış bulunmaktayım an itibariyle,günaydın herşeye:)

(ahh annem ahh sayende gözümü belgeselle kapatıyorum  belgeselle açıyorum,daha uyanır uyanmaz annemden duyduğum ilk cümle: ''biliyor musun deniz analarının kalbi ve beyni yokmuş ve milyonlarca yıl yaşayabiliyorlarmış.'' teşekkürler annecim,seviyorum seni:)


Hadi şimdi güzel bir cumartesi kahvaltısı:)

28 Aralık 2012 Cuma

Çok severim 'Birhan KESKİN'nin 'Arka Bahçe' şiirini.
Şiirin özümsediğim en güzel cümlesi şöyle der: ''Birbirine dolanan hayaller yumağıdır hayatımız,hayalleri dik tutmak gerekir.''
Ne de güzel der.

Öyleyse dik dursun hayallerim(iz)..:)
Ben rüyalarımı planlar öyle dalarım uykuya,beni bilenler,bilirler bunu da.
Bu geceki rüyam da tüm detaylarıyla tasarlanmış bulunmakta.
O halde, iyi geceler olsun:)