7 Şubat 2013 Perşembe

Yine..Yeniden..

Dokundu saçlarının rüzgarı değdi tenime gülümsemen.


Yeniden olmaz derken kırıldı kalbimin kabuğu erken.


Isıttı gönlümü yaz gibi gülümsemen.


Eskiden çok tez canlıydım ben.


Kuruttu kalbimi kara kış derken.


Isıttı gönlümü yaz gibi gülümsemen.


yolda.

Cem Adrian-lı cümleler.

Nefesim biter, sesim yetmez, çıkmaz sana yollar
Güneş doğar güneş batar, kayıp bize yıllar
Şarkı susarsa, bir gün yine başlar
Kim bilir bir gün güneş yine bizim için doğar
"Doğmayı seçmedik bundan eminiz. Ama ölmeyi seçebilecekken yaşamaya devam etmek umudun kanıtıdır. Her yaşayanın umudu vardır. Umut vardır."

Cem Adrian

Gerekirse kendinizi kaybetmek yerine herkesi kaybedin.
Ama kendiniz olun… 
Tek sırrı bu iyi olmanın. Mutlu olmanın, Bedeli bu….
- Cem Adrian

6 Şubat 2013 Çarşamba

Saçlarımda oysa hala ellerin...


Özledim… Çok özledim…
Gözlerimi sımsıkı kapattım, yanımda olduğunu düşünüyorum bu gece… Yanında uyuduğum geceleri anımsayarak, yanımda olduğunu bana öyle sımsıkı sarıldığını hayal ediyorum… Çocuk gözlerini, kirpiklerinin birbirine değişini, dudaklarını, yüzümde dolaşan ellerini, bana sarılışını, ses tonunu, kokunu düşünüyorum… Derin bir nefes alıp kendimi hayaline bırakıyorum, dudağımda yarım yamalak bir şarkıyla…
Sözlerini düşünüyorum sevgilim… Başımı göğsüne dayadığımda dudaklarından dökülen sözlerini anımsıyorum, gözlerime uzun uzun bakışlarını düşünüyorum… Kafamı çevirişlerimi, gülümseyip “Neden huzur bulduğum gözleri benden kaçırıyorsun” deyişlerini, yüzüne kondurduğun o cenneti müjdeleyen gülümsemeyi anımsayıp gülümsüyorum…
Kokunu hayal ediyorum derin bir iç çekerek… Başımı döndüren, beni benden alan o koku… Aynı parfümü kullanan bir sürü insan olmasına rağmen sadece senin kokun beni bu kadar alıyor benden, seviyorum “Sen kokusu”nu… Biliyorsun işte her seferinde yanımda getiriyorum kokunu, senden aldığım elbiselerle… Ben ara ara dolabımı açıp o elbiselere sarılıyorum biliyor musun? Bazı geceler uyku tutmuyor, huzur bulamıyorum; dolabıma koşup kokunu alıyorum yanımda… Böyle uyuyabiliyorum ben, seninle…
Gözlerini hayal ediyorum… Uzun uzun bana bakışlarını düşünerek, susarak anlattıklarını düşünerek gözlerini hayal ediyorum… Ne çok konuştuk biz seninle sadece göz göze bakarak… Ne çok sustuk, ne çok şey gizledik gözlerimize… “Beni unutma…” “Gitme…” “Kal..” hatırlasana o iki kelime dudaklarını zorlarken onları bile göz çukurlarına gizlemiştin sen; “Seni seviyorum…” dudaklarından önce gözlerin söylemişti de bakamamıştım gözlerine, ama nasıl inkar edebilirdim ki sen böyle içten konuşurken… Özledim sevgilim, gözlerinle söylediklerini özledim…
Seninle gülmeyi, sana dokunmayı, seninle uyumayı, seninle kahvaltı yapmayı, evde peşinde dolaşmayı, sevdiğimiz şarkıları dinlemeyi, sevdiğimiz herhangi bir filmi izlemeyi özledim… Seninle susmayı, seninle konuşmayı, sadece sarılıp saatlerce oturmayı, başını göğsüme koyup uyuyuşunu, sesinden şiirler dinlemeyi, yazdıklarını okumayı özledim sevgilim… Seninle aynı evi paylaşmayı özledim…
Seninle şehir de güzel, şehrin sokakları da, bu kalabalık da… Ama ben seninle yalnız kalabilmeyi özledim… Dünyadan soyutlanıp iki kişilik yaşam alanımızda tek olmayı özledim…
Kapat gözlerini sevgilim, biliyorum aynı anıya koşacağız ikimiz de… Kim bilir bu gece aynı rüyaya yolculuk ederiz belki ikimiz de…
Nora.

Yağmurlu bir günde gelsen keşke.

''Gördüm seni.

Ya da gördüğümü sandığım şey aslında hayalimde..''

Uzaktan Aşk bile güzel!

Her yanı duvardı sevdamın.
              
               Kelimelerime ıslak çalardı.

En güzeliydi yalanların.                                        

                                                                     Her gün yarından çalardı.

                                                                                Dört yol ağzında yaşlanırdı.

                                                                     Bir daha bir daha kandığım.


Yine de o,her gece dalgalara karışır,kıyımdaki kumlarla savaşır,gözlerime kan otursa da beni senden bana taşır.Koruduğum sadece bir deniz kabuğu,duymaya çalıştığım soluğu.Hayattan kaytarsam bile kaçamam,bu öyle bir korku.

Tırpanıp dururum sarmaşıklara,belkide az kaldı bulutlara.Uzaktan aşk bile güzel.Kıpkırmızı dudaklarım,hepsi de sahte sevdalarım.Aşkından yanmak güzel.Tepede ay kusursuz bir çember gibi beni sana zincirledi.Kurutulmuş güller gibi..Kısa bir ip,bu inatçı iki cambaz için...

Beni düşüreceğin için sevin.

Belkide dengede kalmak benim için yanlış seçim.

Yanlış seçim.

Yanlış seç..

Yanlış se...

Yanlış s....

Yanlış.

Atakan Ilgazdağ

Bazı gecelerde niye düşer hayalin pencereme ?

Bizim balkonun yarısı kapalı yarısı açık.Yarısı yaz yarısı kış.Ben en çok yaz tarafını severim herşeyin  sıcağını sevdiğim gibi.Ama aksi en çok kış tarafında otururum.Zamanın bir yerinde engele takılıp yarım kalmış cümlelerimi kış geceleri orada oturup yalnız başıma tamamlamaya çalışırım.Uzun uzun konuşuruz,kendimle kendi içimden bahsederiz.Yolunda gitmeyen ne varsa dökeriz ortaya birlikte.Bazen kalbim dolup taşar cümlelerle,adımlarım yine oraya götürür beni,kış köşeme..Ama bazen yüreğimdeki cümleleri sakladığım derinliklerden çıkartıp uçuramam özgürlüğe.Bazen istesemde konuşamam.Susarım öylece..Bir yıldız takılır gözüme,uzun uzun o yıldıza bakarım,anlamlar yüklemeye çalışırım.Bazen o da olmaz, hiç bir yıldız anlamlı bakmaz.Bugün konuşamıyorum.Bir yıldıza takıldı gözlerim,hiç bir anlam yükleyemiyorum geceye.Herşey yitik bu gece.Herşey..Çünkü bazı geceler  herşey sen oluyorsun ve sen yitik sevgilim...

''Bazı geceler hayalin pencereme düşer sevgilim.''

5 Şubat 2013 Salı

'' Ben  sabahleyin bir tren enkazıyım.
Öğlenleri bir cadaloz.
Uyarısız her an.
Size karşı gerçekten huysuz olabilirim.
Aslında bir yap-bozum.
Her hamlede daha da karışıyorum.
Ve tüm parçalar kutuda değiller..
Buna rağmen siz fotoğrafı tam ve açık görüyorsunuz.

Beni neden sevdiğinizi bilmiyorum ve bu sizi sevme nedenim.

Beni düşerken yakalıyorsunuz,tüm hatalarımla,herşeyimle kabul ediyorsunuz.
Ve bu sizi sevme nedenim.
Ben bir yığın kusurum ama hepsini gözardı ediyorsunuz.
İşte bu tam olarak ihtiyacım olan şey. ''


Bir zaman vardı senin herşeyi doğru yaptığını düşündüğüm,yalan yok,yanlış yoktu.

Sen sahip olmadığım en iyi şey çıktın.

Ve ben daima senin sahip olamadığın en iyi şey olacağım.

4 Şubat 2013 Pazartesi

Anlaşılmayı en çok onda istemiştim ben ama en çok onda yanlış anlaşıldım,o dokunuyor en derinime.

3 Şubat 2013 Pazar

04.02.2013...

İsterdim ki bu gece elimi uzattığımda dokunduğum şey yüzün olsun.
İsterdim ki yanımda ol,yanında olayım.
Belki kimse görmez gözlerinin içinin derinliğini ama ben görürüm.
İsterdim ki ta içine bakıp gözlerinin,öylece kutlayım yeni yaşını.
Ah,her işin başı nasip sonu da öyle.
Anlıyorum ki benim değilsin,hiç bir zaman da olamıycaksın daha da kötüsü.
Olsun.
Herşeye rağmen,mutlu yıllar sevgilim.
Benim için tut kendi ellerinden,benim için okşa saçının her telini bu gece.
Ve kendin için yak mumları...
İyiki doğdun,sen bilmesende ben seni hala...


Dinle sevgilim...

1 Şubat 2013 Cuma

Günaydın

Belkide hayat yalnızca uyanmaktan ibarettir.

Herhangi bir uykudan uyanmak işte.

Kimi zaman mutluluğun uykusundan kimi zaman hüznün uykusundan.

Biz insancıklar hangi duygunun içerisindeysek orada sonsuza dek yaşayabileceğimizi sanırız.

Oysaki bu sanrı dünyadaki en büyük yanılgımızdır bizim.

Kalplerde sonsuzluğa gitmek, gidebilmek dahası bütün duyguların doğasına aykırı bir durumdur.

Bu hem iyidir hem kötü,herşeyin bir iyi bir de kötü yanı olduğu gibi.

Aslında bu hayatın kendisidir.

Kabullenme vakitleridir yaşadığımız şu günler,

birgün mutluluğa da hüzne de el sallıyor olucaz uzaklardan...

Her zaman olmaz ama, ben yine de diliyorum ki uğurladığımız hüzün olsun,mutluluk yanınıza kalsın her daim.

31 Ocak 2013 Perşembe

Sevemedim ben bu kışı.

"Evet önümüz bahardır biliyorum
Leylaklar açacak biliyorum
Kiraz da çıkacak yakında
İyi şeyler söylemek de gerek biliyorum
Sevgilim güzelim bir tanem biliyorum da
Şimdilik bağışla"



Turgut Uyar



Neler oldu bize?

Uyanır uyanmaz aklıma gelen tek şey sensin.

Uyanır uyanmaz düşündüğüm tek şey yokluğun.

Alışabilmiş olmalıyım aslında,öyle de uzun oldu yani...

Gidişinin ardından öyle de çok zaman aktı yani...

Öyleyse eğer,sebebi ne yerimde saymışlığımın?

Her sabah yeni güne sanki ayrılığımızın ilk günüymüş gibi gözlerimi açmalarımın?

Ayrılığın ilk günü zordur iyi bilirim.Hatta belki de en iyi ben bilirim...

Ama fazla değil mi sence de(sizce de) her gün bir ayrılığın ilk gününü tekrar tekrar yaşamak?

Fazla...

Çok fazla hem de küçücük kalbime.

İçimdeki sen,içimdeki acı bir annenin canının bir parçası gibi oysa,evladı gibi.

Hani söküp atmak istesen,atılmaz ya canın parçaları,öylesin işte sevgilim sen de...

Atamıyorum bir kenara.

Bana şöyle demiştin zamanın bir keresinde '' Sevgin öyle fazla ki korkutuyor beni bazı zamanlar''...

Ah nasıl da haklıydın sevgilim...

Fazlaydı bu sevgi sana...

Ve biliyordum birgün daha fazla taşıyamayıp gidicektin.

Beni yanıltmayıp,kaybedicektin sevgimi başka başka bedenlerde...

Yanıltmadın.

Kaybettin.



30 Ocak 2013 Çarşamba

İçimde bir yerlerin yaşamsal faaliyetlerini yitirdiğini hissediyorum şu günlerde.

En çokta kalbimin...


27 Ocak 2013 Pazar

Sevmek;su gibi hava gibi bir ihtiyaç.

''Yetişkin olmak.'' ile ''Yetiş-kin demek.'' arasında çok ince bir çizgi var ve o çizgiyi aşmamak elde değil.

Ben ''Yetiş-kin'' dememek için ''Yetişkin'' olmamayı tercih ediyorum.

Çünkü ''Yetişkin olmak'' gücün yetmediği yerde kini çağırmaktı imdada..

Kızgınlığa,öfkeye,nefrete ''yetiş'' diye bağırmaktı aslında..

Yaşım oldu 21 ama ben hala bir yetişkin olamadım.

Çaresiz kaldığımda hiç bir zaman kötü duygulara güç diye tutunmadım.

Hep sevgiyi savundum,bazen karşılıksız kalsa bile..

Neden hep çok sevenler kaybediyor bilmiyorum ama içinde sevgiyi barındırdığı için kaybetmek bile güzel bazen..

Varsın bir parça kaybınız olsun bu hayatta,siz yinede sevin herşeyi,herkesi..

Sevmek güzel şey.






Bazen sadece gülümseyin.

Gülümseyin ve geçip gidin kalbinize iğnelerini batırmaya çalışan insanların arasından.

Bazen sadece geçip gidin.

Bazen...

26 Ocak 2013 Cumartesi

''Olmuyorsa zorlamayacaksın''

Yalnız kalmayı, en başta içime sinmeyen bir insanı zamanla sindirmeye çabalamaya tercih ediyorum ben.

Çünkü biliyorum ilk dakika kalbim kıpırdamıyorsa yerinden ve uçmuyorsa havalara olmaz.




24 Ocak 2013 Perşembe

Önce yazdım sonra başlık aradım,aslında ben bu yazıda bir hayli saçmaladım :)

Bazen küçümserim gücümü.

Enderdir böyle zamanlar ama vardır.

İliklerime kadar hissederim bazı zamanlar çaresizliği,acizliği,

''Elden hiç bir şey gelmezliği''...

Yaşarım işte tüm bunları en dibine kadar.

Ama biter.

Çabuk geçer bu hiçsizlik.

Güçlü olduğuma inanırım 'her daim' diyebileğim kadar çoğu zaman...

Gücüm,''etrafı kırana geçirmek' anlamında değildir ama.

Gücüm, '' kırılıp dökülenleri yeniden bir araya getirmek adınadır.''

Yapıcıdır gücüm.

Hay aksi ki,etrafımız yıkıcı güçlerle sarılı...

Özellikle de benim etrafım,niyedir bilmiyorum.

Ve yeniliyorum bazen böyle insanlara.

İşin tuhafı, yenildiğim için şanslı hissediyorum kendimi.

Çünkü ben kabul edebiliyorum yenilgiyi.

Aslında belkide kabullenebildiğim için güçlüyüm.

Aslında belkide kazanmaktır bazı zamanlar 'güçsüzlük'

Kiminin benim gibi kaybettiği güçlü zamanları var bu hayatta.

Kimininde kazandığı güçsüz zamanları.

Ne kaybetmek güçsüz olmaktır bana göre, ne de kazanmak güçlü olmak...

Ne çok uzadı cümlelerim böyle,getiremedim sonunu bir türlü.:)

Velhasıl, ben elimden uçup gidenlere rağmen güçlü hissedebildiğim için mutluyum çokça...;)

Hem küçük bir itiraf: ''iyiki de ellerimden uçup gitmişler.'':)

Beyaz olsun günlerim artık Allahım, siyah yeterince anlam buldu yüreğimde.

Beyaz olsun,içinde tüm renkleri gizliyen.

Fazla dolmuşum bu gece anlaşılan,ben yazıyorum içim konuşuyor,ben yazıyorum,içim hiç susmuyor...:)

Neyse,yazım saçma bir yere varmadan gidiyorum.

Giderken sizin içinde beyaz günler diliyorum...;)


Canım kanım yaar..

Bugün resimlerimizi çıkardım saklı olduğu kutusundan.
Yaşananlar küçücük bir kutunun içine sığabilir miydi?
Sığıyomuş işte...
Hayatımın içinde sen olan anlarına dokundum bugün bir kez daha resimler sayesinde.
Yanaklarını öptüm defalarca,tenini hissedemeden.
Tenini hissedememek zormuş sevgilim.
Bir kez daha acıdı içim.
Sesini özledim.
Gülüşünü özledim.
Çok özledim.

Şimdi, ''seninle birlikte kaybolanları arıyorum başka şeylerde''

İçimden bazen yazmak geliyor sana.
Unutuyorum bazen yanında başkasının olduğunu.
Sonra hatırlayınca...
Sonrası malum işte...

Ama eğer birgün bir rüya,bir şarkı,bir ses,bir nefes sana beni hatırlatırsa..
Hissedersen hala senin için atan kalbimin ritmini..
İzlersen 'o videoyu' bir kez daha..
Bakarsan sen de fotoğraflarımıza..
İçini acıtırsa bir an bile olmayışım..
Gülümse benim için..

''Gülümse eğer duyuyorsan,
Nehrim ol gel ak yine,
Çiçeğim ol gel aç yine,
Rüzgar ol..''


Yalnız benim için es..
Ne zaman istersen aynı yerdeyim ben.


Yeni günle birlikte 'geçmişe yolculuk.'...

Bugün kendimi kuru yapraklarla kaplı, çıkmaz bir sokağa benzetiyorum. 

Sadece o sokakta yaşayanlar üzerimden gelip geçiyor. 

Bugün kendimi odalarından çoğu boş, bazen dolan bir otel gibi hissediyorum. 

İçimden ne hayatlar, ne hikayeler, ne aşklar geçip gidiyor.

Ben böyle değildim ne zaman kayboldum? 

Rüzgarla dans ederdim ne zaman  savruldum? 

Bir ses duydum geçmiş zamandan, bir ses duydum küçük bir kızdan. 

Bir bilet istiyorum sadece gidiş olsun çocukluğun saflığına. 

Gidip orada yaşamak istiyorum. 

Bilet istiyorum tek kişilik olsun. 

Yarına çıkabilmem için heyecanı hatırlamam gerek. 

Bugün kendimi parktaki bir bank gibi sessiz ve sabit hissediyorum. 

Geceleri üzerimde şehrin ışıkları...




''Geçer gider sandım.
                          Geçmedi gitti.''


Şebnem FERAH


23 Ocak 2013 Çarşamba

Unutabilmek İçin Hepsini,Biraz Uyu.

Gelmiyorsa artık yardıma bir zamanlar omuzlar
Soğumuyorsa kalbine akan kaynar sular
Tanıyamıyorsa artık gözlerin aynadaki şu sessiz ve yorgun adamı
Kurumuyorsa yanağından akan tuzlu sular

Nefes alamıyorsan, açıklayamıyorsan, tutunamıyor kanatlanamıyorsan
Ve artık başaramıyorsan…
Olsun olsun varsın şimdi uyu biraz uyu
Kurşuna dizilmiş yalnızlığın yanına uzan ve biraz uyu
Olsun olsun varsın şimdi uyu biraz uyu
Kurşuna dizilmiş yalnızlığın yanına uzan ve biraz uyu

Durduramıyorsan artık adımlarını hep aynı ıslak kaldırımlarda
Sayamıyorsa parmakların geçen yılları
Unutuyorsa artık ellerin eskiden tuttuğu elleri
Kayboluyorsa aklından tek tek isimleri


Sadece çocukken uyanıksındır bunu bil
Her şeyin farkındasındır her sese dönüp bakarsın
Büyümek, uyumak ve unutmak gibidir
Ve büyüklerin dediği gibi;
Uyuman gerekir büyümen için
Sağır ediyorsa sessizlik ve kör ediyorsa aydınlık
Sadece sana görünen ve kimseyi inandıramadığın bir hayalet gibi
Yanıbaşında otuyorsa yalnızlık bu gece
Hep aynı saatte kapını çalan bir düşman gibi bekliyorsa seni
Ve canına kast edecek bir kılıç gibi sallanıyorsa tepende
Unutabilmek için hepsini
Biraz uyu…

ZAKKUM

Unuttum bana ne yaptığını!

''Gitmek yenilmek değil kazanmakta!
Gitmek gitmektir işte.
Hepsi bu.''

Bu şarkı seni bulsun dileklerimle..TIK

Gel,vaktimiz daraldı.

Sevgilim...

Nefes alıyor olmak her zaman bir umut var demekti.

Bugün de öyle.

Bulutların arasına sıkışmış umutları toplamanın tam vakti.

Öyleyse , dön gel birlikte kucaklayalım huzuru.



22 Ocak 2013 Salı

Ahh benim canım çocukluğum!

Son zamanlarda birbirimize sırtımızı döndük hayatla.
Ya da ben gücendim hayata,bilemiyorum.
Bildiğim,çocukluğumu özlediğim.
Hem de delicesine bir özlem içimdeki..
Nedeni mi? Kısaca şöyle:

                                      Ben küçükken hayattan tek beklentim,dışarıya hemencik gölgenin gelmesiydi.Çünkü     
                                      benim güzel annem ancak o zaman izin verirdi sokağa çıkıp oynamama.Aksi halde 
                                      başıma güneş geçermiş,hasta olurmuşum dahası...Üzerime titrerdi benim güzel 
                                      annem.(Hala öyle)Ben de durum böyle olunca dakika başı kapı aralığından güneşin  
                                      evine çekilip çekilmediğini kontrol ederdim.Ufacık bir gölgeye rastlasam annemin 
                                      yanında alırdım soluğu bir heyecan.Annem öyle kolay ikna olmazdı tabi,kendi de
                                      emin olmalıydı doğruluğundan.Ve her seferinde ben daha henüz gölge gelmemişken
                                      dışarıya tam anlamıyla erken sevinmiş olurdum.Bu o zamanlar yaşadığım en büyük 
                                      hayal kırıklığımdı benim.Şimdilerde anlıyorum ki ''gölgenin geldiğini sanmak,ama 
                                      aslında gelmediğini anlamak' en güzel hayal kırıklığımmış benim.En güzel..
Hal böyle olunca insan çocukluğuna dair yaşanmış her birşeyi daha bir özlüyor daha bir.
Ve ben hal böyle olunca 'çocukluğumu özlememe sebep olan bazı insanları' sevemiyorum artık.

Se-Ve-Mi-Yo-Rum!



Bu şiiri sana yazıcaktım içimden bir ses 'değmez' dedi.


Değmez dedi.

Yolunu beklerken içtiğim sigaralar ve dün geceden arta kalan ne varsa masada.
Erken saatte uyandım.
Yatak odamın tavanı eğilirken üzerime
Bir saat daha uyudum. Belki iki.
Havada ölü bir romantizm vardı ve bir ninni örttü üzerimi.
Anlaşılmamak acıktırıyordu insanı. 
İki gün önceden kalan pizzanın son dilimini ısıtacaktım.
Mikro dalga 
Değmez dedi.
Ne kızgındır arka koltuğunda bayıldığım taksici şimdi. 
Acaba son bardağım nerede kırıldı. 
Karşılıksız sevmek makro bir dalgadır.
Onu anladım.
Oturdum biraz kitap okudum. 
Şu hayatta ne öğrendiysem telefon beklerken öğrendim. 
Onu anladım.
Bir kitap bitti.
Diğerine geçtim. 
Sırtım ağrıyordu nedense. 
Uzanmak istedim doğruldum. 
Yastık 
Değmez dedi. 
Küçükken dinleyip unuttuğum masalları düşündüm uzun uzun. 
Aklıma hiç biri gelmedi. 
Son mesajlaşmalarımıza bakayım dedim.
Telefon 
”Değmez”. 
Kötü bir gün geçiriyordum. 
Buna alışığım. 
Kötü bir gün geçirmek beni daha sivri bir insan yapacaktı.
Ne de olsa
Bizi öldürmeyen her şey bize sihirli güçler katacaktı. 
Bir sigara daha yaktım. 
İçki içmek için çok erkendi. 
Yeniden doğmak için çok geç.
Başka bir şehirde yaşamak için
Doktor olmak için mesela. 
Her şeyi bırakıp gitmek için çok geçti.
Tekrar çocuk olmaya karar vermek için,
Yeni yeni yerler keşfetmek için,
Bir daha sevmek için..
Yarım şişe viski vardı tezgahın üzerinde. 
Elim kesme bir cam bardağa yürüdü.
Bardak
”Değmez” dedi. 
Seni sevmek seni mutlu etmekti. 
Seni sevmek,
Geceden kalan viskiyi gündüz gözüyle şişeden içmekti.
Teşhis edilemeyen bir hastalık gibi.
Genç yaşta başlayan bir bağımlılık.
Gösteriş olsun diye alınıp bir sayfası bile okunmayan kitaplar gibiydi sevilmek.
Seni sevmek adaletse
Tanrılar hüküm giymeliydi.
Ayakkabılarımı giyip çıktım evden. 
Biz romantikler deniz kenarında yürümek insana iyi gelir zannederiz nedense.
Sahiller kandırılmışlar ve aldatılmışlarla doludur bu yüzden. 
Şimdi bir denize atsam kendimi. 
Boğulacağım şey önce kendi karanlığım olacaktır dedim içimden. 
Bir resmini buldum 
İç cebimde. 
Ve ellerim hep yara iziydi.
Bir banka oturdum.
Ölümü düşündüm.
Ölümün ilk işareti 
Doğumu düşündüm.
Martıları izledim dans ederlerken.
Rüzgar
”değmez” dedi.
Sonra o biri geldi yanıma.
Gözleri aynı sen.
Merhaba dedi
Dudakları,
Gözleri aynı sen.
Şiirlerdeki kadar korkutucu değildi sonra hayat.
Seni son gördüğümde o bankta oturuyordum ben.
Sana en yakın olduğum şey yırtık ellerimde solgun bir resimdi.
Seni sevmek yapabilmek değil
Yapmasını sevmekti.
Seni sevmek ,
Yokuş aşağı hızla giden patlak frenli bir arabanın içindeyken
Çalan şarkıyı sevmekti.

Banktaydık, oturuyorduk.
O vardı
Ben vardım
O aslında en çokta sendin
Ve bunu neden sonra anladım.
Gülümsedim öylesine.
O sen de gülümsedi.
Sahil 
Yeniden aşık olmak için elverişli bir yerdi.
Tam sevecektim seni her yerinden,

Hayat 
”girme o topa”,

”değmez” dedi.


Can BONOMO

''Ama ben tökezledim.''

Seni çok özledim.
Tüm hatalarına kalın koyu bir perde çektim.

Sadece çok özledim.

21 Ocak 2013 Pazartesi

İnsanlar ikiye ayrılır:Bizim gibiler ve Normal insanlar!

Bizim gibilerin,normal insanların dünyasındaçok fazla rahatsız edilmeden ve sipsivri gibi batmadan yaşayabilmesi için,normallerin her gün oynadığı MIŞ gibi oyununu çok iyi kavraması bir zorunluluktur.
MutluyMUŞ gibi yapmak.AdilMİŞ gibi davranmak.DürüstMÜŞ gibi konuşmak.SeviyorMUŞ gibi bakmak.
İçtenMİŞ gibi görünmek.HabersizMİŞ gibi yadsımak.GörmeMİŞ gibi kaçmak.Zevk alıyorMUŞ gibi sevişmek.İlgileniyorMUŞ gibi dinlemek.SorumluyMUŞ gibi göstermek.GerçekMİŞ gibi duygulanmak.TimsahMIŞ gibi ağlamak.Ve bu gibi..


Buket UZUNER

İçinde yara saklı bir hikayem var

Birbirimizin kıyısından bir türlü geçemediğimize inandığım insanlar var çevremde.
Kıyılarımdan bir zamanlar geçmiş olanlarsa şimdilerde yoklar.
Dahası başka ruhların kıyalarında dalgalanmaktalar,'aşkla'...
Bense bir kez uğradığım ve sevdiğim bedenlerin kıyılarından vazgeçemiyorum.
Belki de vazgeçmeyi istemiyorum.
Sevmeyi deniyorum elbet zaman zaman bazı kalpleri...
Bazı kalplerse adım atmışlığıma inat uzaklaşıveriyolar benden sanki...
Ya da ben bunu böyle hissediyorum.
İçimde bir yara var geçmişimden hatıra kalan.
Ve o yaraya iyi gelen sihirli kelimelerim var.
Kalbini avuçlarımın içine bıraksalar bile bazı insanlar,ben o sihirli kelimeleri duyamayınca,
Sevemiyorum...
Sarıp sarmaladığım,kimi zaman kendimden bile koruduğum yarama dokunamıyor çünkü kimsenin cümleleri.
Dokunamıyorlar ruhuma...
Öyleyse,

''İnsan yarası yarasına denk geleni sever ancak.''
                                                 Ece AYHAN

20 Ocak 2013 Pazar

Hayata tutunmaya çalışan tüm yanlarım yeniden anlam buldu bu sabah.
Nefes alabilmek güzel.
Yaşamak herşeye değer...;)

18 Ocak 2013 Cuma


''Onu, sevebileceğinin en yücesiyle sevdin.
Titreme daha fazla kalbim.
Bağışla kendini artık onu da...
Bırak gitsin.
Bırak gitsin.
O senin ezel gününden kaderin.
Sen onu nasılsa bin kere daha seveceksin.''
Birhan KESKİN

Canım şairimin kalbine seslenişi kalbime seslenişi sanki.
Ben bunu böyle hissediyorum bu dizeleri her okuduğumda..
Şimdi de öyle.


'' Benim sanırım bazen hiç kimsem yok''
Birhan KESKİN

Birsen'im Tezer'im...

Ahh Birsen Tezer nasıl da ılık bir tadı var şarkılarının.Nasıl da ince belli cümlelerin,öyle güzel süzülüyor ki sözler sen söylerken...Nasıl anlatılır güzelliği bilemiyorum ben.Ama güzel,çook...
Her dinlediğimde ruhuma usul usul sızıyor şarkıların.Hasar almış tüm yanlarına bir bir dokunuyor kalbimin.Ve sonrası derin bir nefes.Ve sonrası bir parça rahatlamak adına bir kaç damla gözyaşı gözlerimden süzülen.Ve sonrası kucak dolusu huzur.Ve sonrası...

(Kucak dolusu huzurla gel yanıma sevgilim.)

17 Ocak 2013 Perşembe

Hoşçakal sevgili Birand...

Bu sabah güzel bir kahvaltı sofrasında duydum  göçüp gittiğinin haberini.Güzel-di aslında o ana kadar.İnanamadım.Öyle de oldu.Hala yoğun bakımda olduğunu öğrendik son dakika haberlerinde.Çok sevdiğin halkın derin bir nefes aldı nefes alıyor oluşunla birlikte.Hayata tutunmaya çalıştığın o saatlerde bizler de soluksuz dua ettik galip gelebilmen adına...Sonrası...''Malesef olmadı...Kaybettik...'' yazdı her zaman senin sunduğun Kanal D haberde.Ölüm hep erken ama seninki daha bir erken oldu sanki.Yakışmadı üzerine.Diliyorum güzel olsun uyuduğun yer...Cennet olsun yerin.
HOŞÇAKAL...

Sahiden,güzeldik biz küçükken!


Biz Küçükken
Biz küçükken çok büyüktük. Mesela kollarımızı bir açardık, dünyayı kucaklardık. Güzeldik biz küçükken. Kaşlarımızı almayı bilmezdik, makyaj çok büyüklerin işiydi sevmezdik. Arkadaşlarımızla beraber bir gece uyuyabilirsek eğer velinimetti bizim için, lükstü, zenginlikti. Ailelerimiz en az beş kez arardı eve beş dakika geç kaldığımızda. Otobüsteyim bile diyemezdik, otobüsle bir yere gidemezdik. Otobüs lükstü, zenginlikti. Koşa koşa eve varana dek nefes almazdık ve nerdesin sen sorusunu duymadan cevabı verirdik. Biz bir gülerdik küçükken, kalbimiz kahkahalar atardı.
Biz küçükken öğretmenimiz en yakın arkadaşımızla sıralarımızı ayırmasın diye,teneffüse kadar konuşmazdık. Not yazardık birbirlerimize. Biz diyorum küçükken bizdik böyle bayağı bir kalabalıktık. Yani biz diyebileceğim kadar çok. Biz küçükken bir büyüktük ki böyle kollarımızı açsak sığmazdı eni boyu. Sonra mı? Büyüdük... Kollarımızı açtığımızda bir kişiyi bile sığdıramayacak hale geldik. Küçülene kadar büyüdük, çok büyüdük yani. Biz olamadık bir daha. Sen, ben olduk. Büyüklük lüks değildi, zenginlik değildi. Koşa koşa büyüdük. Büyürken ne de çok küçüldük...
Nazım Hikmet RAN 

6 Ocak 2013 Pazar

Sınav ertesi


''Başarmak'' sihirli bir kelime.
Bu sihrin etkisini bedenimin her bir noktasında hissediyorum.
''Başarmak'' hoş geldin yaşantıma ;)

(sen hep gel ben her daim evdeyim:))

Neyse şimdi biraz müzik

3 Ocak 2013 Perşembe

Baş ucumda müzik'te son...

Ve bir hayat bir kez daha son buldu ellerimde.
Ben bunu böyle hissettim.
Yazılanlardan kendi yaşantım için çıkarımsadığım dersler çok ama kitabı bitirdikten sonra gözlerimi kapatıp bir kaç dakika üzerine düşününce bir kaç damla gözyaşıyla birlikte anladım.
Kitabın özü şu cümlelerde gizliydi.

''Hayat hiç beklenmedik bir anda biten birşey.İçinizden gelen neyse onu yapın,fazla düşünmeye zaman yok...''


(Günün ilk saatlerinde aldığım ilk ders Kürşat Başar sayesinde:Hayatı ıskalama şansım yok benim)

2 Ocak 2013 Çarşamba

Bu geceye en çok bu şarkı yakıştı.

''Hayatında en küçük yer bile benim için dünyanın en güzel yeri.Bunu sakın unutma.''

O halde gel beni kurtar. (tık)

Yeniden 'Baş Ucumda Müzik' !

Bir sihir var bu kitapta beni kendine çeken.
Evet evet kesinlikle öyle.
Okuduğum bir kitabı bir zaman sonra elime yeniden aldığım nadirdir.
Ama bu kitabı aylar sonra bir bakmışım ellerimde  buluvermişim yeniden.
Kayboluyorum her bir cümlesi arasında.
Ruhum sanki bedenimden çıkıp  yazılanlarda hayat buluyor,satır satır.
Aşk kokuyor her bir sayfası.
Seviyorum bu kokuyu.
Başka başka hayatların tam ortasına ruhumu bırakıp,bi süre de olsa orada nefes almayı seviyorum.
Kitabın çok sevdiğim cümlelerinden bir parçacık paylaşmak istiyorum sizlerle.


''Senden ayrı olduğum bir tek an yok.
Çok uzaklarda olsan bile,seni taşıyor herşey.
Kokular,sesler, seslenişler...
Ne zamandır görmüyor gözlerim.
Unuttuğum tanıdığım ne varsa,bir tek senin yüzün.
Çok uzaklarda olsan bile...''



(Sen benim hikayemin tek kahramanısın sevgilim...Sen başka başka hikayelerin küçük rollerini üzerine yakıştırsan bile...)


Bunlar da benim sevimli miniklerim.:) 

İlk göz ağrılarım.:)

Canımındibi öğrencilerim:)

Özledim sizi...

Çooooook...